10 Nisan 2008 Perşembe

BÖBREK NAKLİ YAPILAN HASTALAR İÇİN ACİL SORUNLAR KLAVUZU

BÖBREK NAKLİ YAPILAN HASTALAR İÇİN ACİL SORUNLAR KLAVUZU

Böbrek nakli olduğunuz üniteyi günün her saatinde arayabilirsiniz. Transplant koordinatörü size yapmanız gereken her şeyi açıklayacaktır.
r
1. Ateşiniz yükselirse
2. İlaçlarınızı karıştırır ve dozlarını unutursanız
3. Kısa zamanda aşırı kilo alırsanız (Her gün tartılmanız gereklidir. Bu vücudunuzda aşırı sıvı biriktiğini, idrarla atamadığınızı gösterir)
4. Tansiyonunuz aşırı yükselirse (150/90 ı geçerse)
5. Nefes almada zorluk, sıkışma hissi, kanlı köpüklü balgam, karın ağrısı, kusma, ishal, kanlı idrar ve idrar miktarında Azalma olması durumunda derhal ameliyat olduğunuz kliniği arayınız.








hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Transplantasyonu - Organ Nakli

Böbrek Transplantasyonu


Son evre böbrek yetmezliğinin en uygun tedavi şekli böbrek transplantasyonudur.

Böbrek transplantasyonunda iki organ kaynağı vardır.

1. Canlı verici
2- Kadavra

Canlı Vericiler
1. Derecede akrabalar (Anne, baba, kardeş ve çocuklar)
2. 2. Derecede akrabalar (Hala, amca, dayı, teyze) ve akraba olmayan uygun vericiler (B5 gibi) dir

Kadavra Verici : Beyin ölümü olan sistemik bir enfeksiyon ve kanser vb. olmayan kişilerdir

Kadavra ve canlı vericilerde A-B-0 kan grubu uyumu ve doku ila negatif crossmatch (Rh Faktörü önemli değildir) uyumu gerekir.

Canlı vericilerde, 1 ve 2 antigen uyumsuzluğu (Mismatch) varsa vericiler kabul edilebilir.

Kadavrada ise HLA B ve DR den birer antigen uyumu ile negatif Crossmatch yeterli uyum sayılır.

Transplantasyon öncesi alıcı ve vericilerin tüm tetkikleri tamamlanıp, böbrek transplantasyonunun yapılmasına karar verildiğinde alıcı ve verici hastaneye yatırılır Ameliyattan üç gün önce alıcının bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlara başlanır ve hasta izole edilir. (Tek başına bir odaya alınır)

Ameliyatta, böbrek, hastanın kasık bölgesine takılır.

(Arter, atardamar, Ven-toplardamar) bağlantıları bölgedeki damarlara yapılır, Üreter denen idrar kan ağızlaştırılır

Ameliyat sonrası tüm yaşam süresince devam edecek bağışıklık sistemini baskılayan ilaçlarla tedavi devam eder. Hasta ameliyat sonrası 2-3 hafta hastanede yatar, taburcu edildikten sonra periyodik kontrollere gelir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Nakli Genel Bilgiler

Genel Bilgiler


Aralarında kan bağı olanlarda yapılan böbrek nakli çok kez alıcıda iyi uyum gösterir. Alıcı ve vericinin çok iyi incelenmesi bu başarıyı artırmaktadır. Bu nedenle canlıdan yapılan nakillerin başarı oranı daha fazladır.

Son yıllarda tedaviye eklenen yeni ilaçlar kadavradan yapılan nakillerin de başarı oranını artırmıştır. İlaç tedavisi ile düşmeyen tansiyon, iltihap kaynağı olan böbrekler varsa bunlar transplantasyondan 3 4 hafta önce ameliyatla çıkarılır.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Nakli

Böbrek Nakli

1. Canlı vericiden (Yakın ve uzak akraba, eş)
2. Kadavradan
olmak üzere iki kaynaktan yapılır.

Transplantasyon sonrası böbrek fonksiyonlarının hemen yerine gelmesi nedeniyle tüm fizik ve psikolojik bozukluklar düzelir. Ancak, takılan böbreğin vücutca reddi (Rejeksiyon) gibi ciddi bir sorunu da vardır.

Gerekli şartlara uyulmazsa rejeksiyon, transplante böbrek için her zaman bir tehlikedir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Böbrek Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Hastalığın devresi önemlidir. Tümör diğer dokulara yayılmamışsa ürolog örten yağ dokusu ile birlikte böbreği çıkartır. Hastalık diğer dokulara sıçramışsa (Metastaz) böbreğin çıkarılması tartışmalıdır.


Bu durumda ışın tedavisi (Radyoterapi), ilaç tedavisi (Kemoterapi), ve hormonal tedaviden yararlanılır. Hastalık erken devrede yakalanırsa tam iyileşme oranı yüksektir.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Kanserinde Tanı Nasl Koyulur?

Böbrek Kanserinde Tanı Nasl Koyulur?

Ürolog kitle varsa muayene eder.
Kitle yoksa kanlı idrar hikayesiyle üriner sistemi ultrasonografi ile araştırır.
Gerekirse tomografi ister.
Böylece bir santimetrelik bir tümör bile yakalanır.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Kanseri Belirtileri Nelerdir ?

Böbrek Kanseri Belirtileri Nelerdir ?

Vücudun yan tarafında bir kitle fark edilebilir.
Bu kısımda ağrıda bulunur.
Kanlı idrar çok önemli bir belirtidir.






hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Kanseri'nin Sebebi Nedir ?

Böbrek Kanseri'nin Sebebi Nedir ?

Kesin sebep bilinmez. Diyetin, kalıtımın, hormonal etkenlerin, sigaranın, çevresel ve mesleki zararlı kimyasal maddelerin (Deri İşçiliği, Petrol Ürünleri, Asbest, Kadmiyum) ve kahvenin önemli rolü olduğu bilinmektedir.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Böbrek Kanseri Nedir?

Böbrek Kanseri Nedir?

Erişkin yaş kanserlerinin yaklaşık yüzde üçünü oluşturur.
Kırk elli yaşlarında daha sıktır.
Erkekler bir kat daha fazla yakalanır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Mesane Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Mesane Kanseri Nasıl Tedavi Edilir?

Yüzeysel tümörlerde ilk tedavi idrar yolundan girilen rezektoskop adlı aletle tümörün kazınmasıdır.(T.U.R). Daha sonra belirli aralıklarla mesaneye ilaç tedavisi uygulanır.

Derine inmiş tümörlerde komşu organlara sıçrama yoksa idrar torbası çıkartılır (Sistektomi) ve barsakların çeşitli kısımlarından yapılabilen idrar torbaları oluşturulur. Hastalığın devresine göre ilaç tedavisi ve ışın tedavisi uygulanabilir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Mesane Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Mesane Kanserinin Belirtileri Nelerdir?

Kanlı idrar ilk ve çok önemli bir belirtidir.
Sık ve acil idrar isteği, yanma diğer belirtilerdir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Mesane Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

Mesane Kanserinin Nedenleri Nelerdir?

Kesin sebep bilinmemekle birlikte birçok etken hazırlayıcıdır.
Tütün mamulleri çok önemli hazırlayıcılardır.

Kimya, petrol, lastik sanayileri ve matbaacılıkta çalışan kişilerin uğradıkları kimyasal madde etkileri de önemlidir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Mesane Kanseri Nedir?

Mesane Kanseri Nedir?

İdrar torbasının yüzeysel veya derine inmiş tümörlerdir.

Erkeklerde üç kat daha sıktır.

Orta ve ileri yaşlarda daha fazla görülür.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

El Egzamaları

El Egzamaları

Eller, dış ortamla sürekli temas kurmamızı sağlayan en aktif organlarımızdandır. Dış ortamla olan sürekli ilişki, çok çeşitli tahriş edici ve alerji yapabilecek maddelere dokunmanıza neden olabilir. En sık görülen egzamalar, tahriş sonucu ortaya çıkan egzamalardır. Bunun en tipik şekli ''ev hanımı egzaması''dır.

Sürekli olarak suyla temas etmek, sık el yıkamak veya çamaşır, bulaşık yıkamak, işin içinde sabun ve deterjan olmasa dahi, tahriş edicidir. Bu, derinin doğal nem ve yağının azalmasına ve kuruyup çatlamasına neden olur. Sabunların ve deterjanların güçlü yağ eritici özellikleri eklendiğinde bu sonuç kaçınılmazdır. Deri, uzun süre bu saldırılara, belirti vermeden, dayanabilir. Bir eşik noktası aşıldıktan sonra deride; kuruma, çatlama, soyulma, sızlama gibi şikayetler görülür ve bundan sonra en küçük bir temasta yinelenir. Solak olan kişiler dışında başlangıç, genellikle sağ el baş ve işaret parmaklarından olur.

Zaman geçtikçe ve koşullar aynı şekilde sürdükçe, diğer parmaklar ve avuç içine, bir yandan da diğer ele yayılır. Hem görüntü olarak kötüdür, hem de hasta eliyle bir şeylere dokunduğunda rahatsız olur. Ayrıca, bu çatlaklardan mikrop kapma tehlikesi de vardır. Buna ek olarak da, normalde avuç içi derisi kalın olduğu için geçemeyen, alerji yapıcı maddeler daha kolay geçebilir ve reaksiyona neden olabilirler.

Ev kadınlarının çoğunda görülen bu olay, suyla uğraşan diğer mesleklerde de görülebilir. En sağlıklı korunma yolu, suyla ve diğer tahriş edicilerle teması azaltmaktır. İş yapmak zorunda olunduğunda, içi pamuklu, dışı naylon eldiven giymek iyi bir korunma yoludur. Fakat bu da terlemeye yol açtığı için; yarım saat çalışmanın sonunda, eldiven çıkarılarak, on dakikalık bir ara verilmesinde yarar vardır. Ayrıca, her el yıkamanın sonunda, derinin nemini korumak ve yumuşak, elastik kıvamda kalmasını sağlamak için, bir el kremi kullanmak gerekir. Bunlar, hastalığın başlamasını önlemek veya düzeldikten sonra korumak için kullanılırlar, başlamış bir egzamada tedavi edici etkileri yoktur. Bu gibi durumlarda, kesinlikle bir deri hastalıkları uzmanının tedaviyi düzenlemesi gerekir. İşe başlamadan önce ellere sürülen ve hafif tahriş edicilerden koruyan bazı maddeler, eldiven kullanamayanlarda az da olsa yardımcı olabilir, fakat tam koruma sağlamazlar.

Ellerin, dış ortamla sürekli temas ettiği maddeler arasında, çok güçlü alerji yapıcı maddeler de bulunabilir. Bu gibi durumlarda; avuç içleri değil, el üstleri ve parmak araları daha çok etkilenir. Bu tip egzamalar, daha çok mesleklere bağlı olarak temas edilen özel maddelerle ortaya çıkar. En tipik örnekleri: İnşaat işçileri, fayansçılar gibi mesleklerde çimentoya; berberlerde saç boyalarına ve sağlık çalışanlarında eldivenlerin ana maddesi olan latekse bağlı olan egzamalardır.

Eğer eller sürekli su ve tahriş edici maddelerle temasta ise, hasar gören deride alerji yapıcıların yerleşmesi daha kolay olur ve bu tür egzamanın ortaya çıkması da kolaylaşır. Bunların başlangıç dönemleri; ani olarak ortaya çıkan, çok kaşıntılı, kızarık, sulantılı belirtiler halindedir ve kişiyi çok korkutabilir.

Hastalığa neden olan maddeyle yeniden temas olmazsa, yaklaşık olarak 10 - 15 gün içerisinde egzama gerileyebilir. Sık sık duzelip, yinelerse olay sürekli bir hal alır; deri sert, kalın, kaşıntılıdır ve her atakta kızarma ve sulanmalar buna eklenir. Bir deri hastalıkları uzmanı denetiminde ilk aşamalar kolayca denetim altına alınabilir ve müzminleşmiş olan durumlar, biraz daha inatçı olmakla birlikte, tedaviye iyi yanıt verir. Önemli olan, yinelemeleri öneleyebilmektir. Örneklerdeki gibi durumlarda egzamayla şüpheli madde ilişkisi çok nettir, fakat her zaman böyle kolay görünmeyebilir. Şüpheli durumlarda, özel deri testleriyle, şüpheli madde saptanmaya çalışılır. Şüpheli madde her zaman saptanamayabilir, saptansa bile bu maddeye karşı tolerans geliştirilmez, tek yapılacak şey bu maddeden uzak kalmaktır.

Ayrıca, bu alerji yapan maddelere karşı direnci artırabilmek için ; elin suyla temasını normal ölçülerde tutmak gerekir. Yıkamalardan sonra el kremi kullanarak ellerin nem ve elastikiyetini korumak ve şüpheli maddelerle iş yapılması gerektiğinde, eldiven kullanmak yararlı olur. Bunların dışında ellerin su kabarcıkları ile seyreden, nedeni bilinmeyen mevsimsel egzamaları (dizidroz) ve özellikle avuç içlerinde nedensiz kaşıntı ve sertleşmeyle seyreden, daha çok da sıkıntı ve gerginliğe bağlanan, egzama tipleri vardır. Bu tip egzamalar birçok hastalığı taklit edebilirler. Bunların tanıları ve tedavileri, kesinlikle bir deri hastalıkları uzmanı tarafından yapılmalıdır.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sedef Hastalığı

Sedef Hastalığı

Sedef Hastalığı (Psoriasis), deri hastalıkları arasında dedikodusu en çok yapılanlarındandır. Halk arasında sürekli ''Sedef'' sohbetleri ve birbirlerine tedavi veya şifalı yerler ve bitkiler önermeler sık görülür. Sürekli gündemde oluşunun nedeni, bazen çok göz önüne çıkabilen ve göze batan belirtileri ve tedavisindeki zorluklardır. ''Sedef'' adını almasına neden olan tipik belirtileri; pembe - kırmızı, hafif kabarık bir zemin üzerinde yerleşik olan, beyaz, irice, parlak ve kuru kepeklerdir. Bu belirtiler 1 - 2 mm.'den 30 - 40 cm.'ye kadar büyüklükte, çok değişik şekillerde ve bir veya daha fazla sayıda olabilir. Ender olarak vücudun çok geniş alanlarını kaplayan tipleri de vardır. Çocuklarda daha az görülür. Tipik belirtiler daha çok gövde, kollar ve bacaklarda görülür ve bunlar doktor olmayanlar tarafından dahi çok kolayca tanınırlar. Saçlı deride, avuç içinde, ayak tabanında, büklüm yerlerinde yerleşenler ise mantar hastalığı, egzama ve benzeri başka hastalıkları çok taklit ederler ve bazen doktorlar dahi bunları ayırd edemeyebilirler. Ancak deri hastalıkları uzmanlarının bu konudaki deneyimleri tanı için yeterli olacaktır. Tırnaklarda da yerleşebilir ve yalnızca tırnakta dahi görülebilir. Tırnakta kalınlaşma, renk değişikliği, çukucuklar görülebilir.

Hastalığın kesin nedeni belli değildir. Kalıtımın %60 - 70 oranında geçerli olduğu kabul edilir. Kalıtıma bağlı olsun ya da olmasın, hastalığa yatkın bir zemin vardır ve çevre faktörleri de bu zemin üzerinde etkili olur. Bu faktörler arasında en iyi bilinenler psikolojik olanlarıdır. Ani şoklar, sıkıntı, gerginlik, sevgi eksikliği, anne - çocuk ilişkisi bozuklukları önemli tetikleyici faktörler olup; hastalığı başlatabilir veya alevlendirebilir. Diş çürüğü, bademcik iltihabı, idrar yolları iltihabı gibi mikrobik odaklar ve sürtme, çarpma, kaşıma gibi zedelemeler de tetikleyici etki yapabilir. Bunların dışında bilinen ciddi bir tetikleyici yoktur. Hastalığın karaciğer veya başka bir organla ilgisi olmadığı gibi, yenilen yiyeceklerle de hiçbir ilgisi yoktur, fakat çok canı çekip de yenilemeyen yiyeceklerin etkili olma olasılığı daha fazladır.


Sedef hastalığının tedavisinde, hastalığın nedeni bilinmediği ve neden yönelik tedavi yapılmadığı için köklü çözüm getirip hastalığı ortadan kaldıracak bir yöntem ve olanak yoktur. Fakat var olan belirtiler tedavi edilir ve yenilerin çıkmasını önlemek için gereken önlemler yeterince alınırsa, uzun süre belirtisiz kalınan dönemler sağlanabilir. Tedavide amaç en az yan etki ile olabilecek en iyi iyileşmeleri elde etmek ve iyilik halini uzun süre sürdürebilmektir. Hastalığın , her hastaya uyabilen tedavi şekilleri yoktur. Hekim, her hasta için uygun olan tedaviyi ayrı ayrı belirleyecektir. Önemli olan hastayla hekimin karşılıklı güven ve uyumlarıdır. Hastanın her şeyden önce iyileşmeyi istemesi ve tedaviye uyum göstermesi gerekir. Tedaviler hakkındaki tereddütlerini de hekimine danışmalı, kulaktan dolma bilgi veya komşu önerileriyle yorum yapmamalı ve tedaviyi bırakmamalıdır. Var olan belirtileri tedavi etmek için yan etkileri daha az olan, yerel uygulanan (deriye dıştan sürülen) ilaçlardan başlanılır.

Bu uygulamalarda önce kepek dökücü ilaçlarla yüzey temizlenir ve diğer ilaçların etkinliği arttırılır. Değişik 4 - 5 çeşit yerel uygulama vardır ve genellikle 20 -30 gün içerisinde güzel sonuçlar alınır. Belirtilerin çok yaygın olduğu durumlarda ultraviyole ışını ile özel tedaviler uygulanır (UVB, PUVA, vb.). Bu tedavilerde de bir aydan sonra sonuç görülmeye başlanır ve ülkemizde en az 15 yıldır uygulanmaktadır. Doğal gün ışığı da değişik şekillerde yararlı olmaktadır. Çok inatçı ve ağır tiplerinde yan etkiler göze alınarak çok iyi bir takiple ağız yolu veya iğne şeklinde tedaviler devreye sokulur. Hangi tedavi uygulanırsa uygulansın tetikleyici etkenler de aradan çıkartılmaya çalışılır.

Tedavinin başlangıcından itibaren hastanın bir psikiyatrist denetimine alınması, sonucu çok etkiler ve tekrarları azaltır. Banyolardan sonra sürekli nemlendiriciler kullanılıp, derinin kuruma, kaşıntı ve zedelenmesi, dolayısıyla yinelemeler önlenmeye çalışılır. Sedef hastalığı sık tekrarlama eğiliminde olduğu için, hastaların da arayışları çok olacaktır. Tıp dışı tedaviler, kutsal ve şifalı sayılan yerler bu seçenekler arasındadır. Sedef hastalığı, psikolojik kökeni nedeniyle telkine çok yatkın bir hastalıktır ve hasta yapılan işleme inanmasına paralel olarak bu tür işlemlerden etkilenebilir. Bu yönüyle hastaların sömürülmesine de çok yatkındır. Belli bölgelerde sedef tedavisi konusunda ünlü yerler ve buralara sedef turizmi de vardır. İsrail'de Lut Gölü, ülkemizde Kangal Balıklı kaplıcası bu tip alanlardandır. Bu gibi alanların hiçbir tedavi edici özellikleri yoktur. Buradaki etkilenmeler önemli ölçüde psikolojiktir.

Kişiler, şöhretini duydukları bir yere etkilenmeye hazır giderler, burada ortamlarından ve stresten uzak kalırlar, ayrıca aynı soruna sahip kişilerle oluşan dertleşme ortamı da doğal bir grup tedavisi oluşturacaktır. Güneş ışığı ve mineralli sular ise hemen hemen her yerde aynıdır. Hele hele içinde ne olduğu bilinmeyen halk işi tedavilere hiç yönelinmemeli; çözüm bir deri hastalıkları uzmanında aranmalıdır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Hemoroid Tedavisi

Hemoroid Tedavisi

Diyet önerilir. bol posa bırakan lifli gıdalar alınması uygundur. Alkol alınması engellenir. Sıcak sı,u ile pansuman faydalıdır. Birinci ve ikinci derecede hemoroidlerde kanama kontrolünü sağlamak için hemoroidn en üst kısmından bir iğne ile sklerozan (yapıştırıcı, sertleştirici) bir madde verilir ve hemodoide giden kan akımı azaltılır..


Bu yöntem birçok hastada başarılı olur ancak kısa süre etkili olur. Lastik Şeritle Bağlama yöntemi kolay bir yöntemdir. Birinci, ikinci ve üçüncü derece hemoroidlerde kullanılır. ve oldukça etkilidir. Genellikle seanslar halinde yapılır. Lazer (İnfrared Koagülasyon) En popüler tedavi yöntemidir.


Hastaya pek çok avantaj sağlar. hastaya sunduğu avantajlar. Öncelikle güvelidir. Gebelerde güvenle uygulanır. Kalbin elektriksel akımı etkilemez. Uygulaması basittir. Narkoz gerektirmez. Ağrı çok çok azdır. dikiş atılmaz. Kısa sürer.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Hemoroid Başka Hastalıklarla Karışabilir mi?

Hemoroid Başka Hastalıklarla Karışabilir mi?

Evet... Makat bölgesinde pek çok hastalıkla karışabilir. Bu hastalıklar anal fissür (makatta yırtık), fistül (makatta delik), kötü huylu tümörler, rektal prolaps (makatın sarkması), polipler, kondilom (virütik bir hastalıktır), ülser, abse ve iltihabi barsak hastalıkları şeklinde özetlenebilr. Hemoridler 2 'ye ayrılır. İç ve Dış Hemoroid...

Dış hemoridler makatın içi ile tamamen ilşkisiz dışarıda olan hemoroidlerdir.

İç hemoridler ise makatın içinde veya dışarıya doğru sarkan hemorid tipleridir.

4 çeşit iç hemoroid vardır.

1) Tamamen içeride sadece anoskop ile hekim tarafından tespit edilebilen hastada kanama şikayeti yapan hemoroid tipidir.
2 inci Tip hemoroid ise Dışkılama esnasında dışarıya çıkarlar ve kendiliğinden içeriye girerler. Daha çok kanama, akıntı ve kaşıntı yapabilirler.
3. üncü tip hemoroidler: Dışkılama ile dışarı çıkarlar ve elle itmek gerekir. Kanama, akıntı ve kaşıntı yapabilirler. 4. üncü tip Hemoroidler : Dışkılama ile dışarı çıkmıştır ve içeri itilemezler. Şiddetli ağrı, akıntı ve kanama yaparlar.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Teşhisi Nasıl Konulur?

Teşhisi Nasıl Konulur?

Teşhis hekim tarafından gerçekletirilen muayene ile konur.

Gerektiğinde anoskop veya rektoskop ile makat içersine girilere teşhis netleştirilir ve diğer karşılaşabilecek hastalıklarda böylece teşhis edilebilir.


hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Hemoroid Belirtileri

Hemoroid Belirtileri

Kanama,
Kaşıntı,
Akıntı,
Ağrı,
Şişlik

Bunlar Hemoroid hastalığının başlıca belirtileridir.





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Hemoroid Nedenleri


Hemoroid Nedenleri

Aslında hemoroidler insan vücudunda varolan normal anatomik yapılardır. Ancak bir takım nedenlerle hemoroidler hastalıklı hale dönüşürler.

Başlıca hemoroid nedenleri; kabızlık veya ishal, ailevi yatkınlık, hamilelik karın i. tümörleri, Sürekli ayakta veya oturarak çalışma, siroz





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Hemoroid - Basur

Hemoroid-Basür

Hemoroid daha çok halk arasında bilinen adı ile basur veya mayasıl kalın barsağın son kısmında yer alan damarların büyümesi veya sarkması ile ortaya çıkan bir rahatsızlıktır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Ses Hastalıkları Nasıl Tedavi Edilir?

Ses Hastalıkları Nasıl Tedavi Edilir?

Tedavi hastalığın nedenine göre değişir. Bir çok ses kısıklığı yalnızca ses istirahatı ile tedavi olabilir. Doktorunuz sesinizi nasıl kullanmanız gerektiği hakkında bazı önerilerde bulunup gereğinde sizi ses terapistine gönderecektir. Sigaradan ve dumanından sakınmak tüm ses hastaları için şarttır.


Bol sıvı gıda alımı da faydalıdır. Ses istirahatı ve ilaç tedavileri ile iyileşme olasılığı olmayan bazı ses teli rahatsızlıklarında cerrahi tedavi gerekebilir.







hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Ses Kısıklığı Nasıl Değerlendirilir?

Ses Kısıklığı Nasıl Değerlendirilir?

Kulak burun boğaz doktoru hastanın ve hastalığın öyküsünü alır ve hastanın ağzına ayna yerleştirerek ses tellerini muayene eder.

Bazen muayene endoskopik yöntemle yapılarak video kaydı da yapılabilir. Bu muayene yöntemleri hastaların çoğu tarafından kolaylıkla tolerere edilebilir.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Ne Zaman Kulak Burun Boğaz Doktoru’na Başvurmalı?

Ne Zaman Kulak Burun Boğaz Doktoru’na Başvurmalı?

• Ses kısıklığı 2-3 haftadan uzun sürdü ise.
• Ses kısıklığına aşağıdaki bulgular eşlik ediyor ise: Ağrı varsa, öksürükle kan geliyorsa, yutma güçlüğü varsa, boyunda şişlik varsa.
• Birkaç günden daha fazla süren tam ses kısıklığı veya çok ciddi ses değişikliği.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Ses Kısıklığını Kim Tedavi Eder ?

Ses Kısıklığını Kim Tedavi Eder ?

Soğuk algınlığına bağlı ses kısıklığı aile hekimleri, dahiliye hekimi veya çocuk hastalıkları uzmanınca tedavi edilebilir (eğer ses tellerini muayene etmeyi biliyorlar ise).

Eğer ses kısıklığı iki haftadan uzun sürdü ise veya nedeni belirlenemiyorsa mutlaka bir kulak burun boğaz doktoru hastayı muayene etmelidir. Ses rahatsızlıkları kulak burun boğaz doktoru ve ses terapistinden oluşan bir ekip tarafından tedavi edilmelidir.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Ses Kısıklığı Nedenleri

Ses Kısıklığı Nedenleri

Ses kısıklığının birçok nedeni vardır ve çoğu kez bunlar çok ciddi bir hastalık değildirler. Ses kısıklığının en sık nedenleri soğuk algınlığı sonrasında gelişen akut larenjit ve sesin aşırı şekilde zorlanmasıdır. Uzun süren ses kısıklığı genellikle sesin uygunsuz kullanımına bağlıdır. Sesin kötü kullanılması vokal nodül denilen ses teli nasırı ve polip oluşmasına neden olabilir.

Vokal nodül çocuklarda ve sesini fazla kullanan erişkinlerde görülür. Nodül ve poliplerin kansere dönüşmesi nadirdir. Erişkinlerde bir diğer sık ses kısıklığı nedeni ise gastroözofageal reflüdür. Gastroözofageal reflü mide asidinin yemek borusundan yukarı doğru kaçmasıdır. Reflüsü olan bir çok ses hastasında midede yanma hissiolmayabilir. Bu kişilerde ses sabahları kötüdür ve gün içinde giderek düzelir. Reflü hastalarında çoğu kez boğazda takılma ve sık boğaz temizleme hissi bulunur. Sigara kullanımı bir başka ses kısıklığı nedenidir. Gırtlak kanserinin asıl nedeni olan sigarayı kullanan kişiler eğer ses kısıklığı gelişirse hemen doktora başvurmalıdırlar. Allerji, guatr, nörolojik rahatsızlıklar ve kadınların adet hali diğer ses kısıklığı nedenleri arasındadır. Yaşlılık ise bir başka ses kısıklığı nedenidir.








hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Ses Kısıklığı Nedir?

Ses Kısıklığı Nedir?

Ses kısıklığı ses kalitesindeki olumsuz tüm değişiklikleri kapsayan genel bir addır. Sesteki bu değişikler çatallanma, sesin boğuk çıkması vs. şeklinde olabilir. Bu değişiklikler genellikle ses tellerindeki rahatsızlıklara bağlı olarak gelişir.

Nefes alırken gırtlağımızın sağında ve solunda yer alan ses telleri açılır konuşma sırasında ise bir araya gelip kapanırlar bu sırada aralarından geçen hava akımı ses tellerini titreştirerek ses oluşmasına neden olurlar. Ses tellerinde oluşan kitleler ses tellerinin kapanmasını bozarak ses kısıklığına yol açarlar.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Gizli şeker nedir?

Gizli şeker nedir?

Halk arasında gizli şeker olarak isimlendirilen durum, normal glükoz dengesi ile diyabet arasındaki metabolik durumu ifade etmektedir. Normalde açlık plazma şekerinin 110 mg/dl olması gerekmektedir. İşte açlık plazma şekerinin 110 mg/dl'nin üzerinde fakat 140 mg/dl'nin altında (yeni kriterlere göre 126 mg/dl) olması bozuk glükoz toleransı olarak tanımlanmaktadır.

Benzer şekilde şeker yükleme testi yapılan kişilerde 2. Saatdeki plazma glükoz düzeyininin 140 mg/dl'nin üzerinde fakat 200 mg/dl'nin altında olması da bozuk glükoz toleransı olarak isimlendirilmektedir. Bu durumdaki kişilerin gün boyu kan şekerleri normaldir ve diyabetin klasik bulguları görülmez. Bununla birlikte bu kişiler Tip 2 diyabet için en riskli grupta olduklarından yaşam biçimlerini yeniden düzenlemeleri gereklidir.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Diyabet tanısı nasıl konur?

Diyabet tanısı nasıl konur?

Diyabet tanısı, çeşitli uluslararası kuruluşların (WHO, Amerikan Ulusal Diyabet Veri Gurubu=NDGG) belirlediği ölçütlere göre konmaktadır. Bu ölçütler:

* Klasik diyabet bulguları olan bir kişide herhangi bir zamanda ölçülen plazma glükoz düzeyinin 200 mg/dl'ye eşit ya da üzerinde olması,
* En az 8 saatlik aç (kalori almayan) bir kişide plazma şekerinin 140 mg/dl'ye eşit ya da üzerinde olması. Yakın zamanda Amerikan Diyabet Birliği açlık kan kekeri sınırını 126 mg/dl'ye eşit ya da üzerinde olarak belirlemiştir.
* Şeker yükleme testinde (OGTT) 2. saatdeki plazma glükoz düzeyinin 200 mg/dl'ye eşit ya da üzerinde olması.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Diyabetin bulguları nelerdir?

Diyabetin bulguları nelerdir?


Diyabete bağlı klinik bulgular vücuttaki karbonhidrat, protein ve yağ metabolizmasının bozulmasına bağlıdır. İnsülin eksikliği ve/veya insülin direnci nedeniyle hücrelere giremeyen glükoz belli bir serum düzeyini (180mg/dl) aştığında idrarla atılmaya başlar. Böbreklerden atılan glükoz beraberinde sıvı atılımını da arttırır ve sonuçta ÇOK VE SIK İDRAR YAPMA (POLİÜRİ) olur. Vücut, poliüri ile olan sıvı kaybını karşılamak için ÇOK SU İÇİLİR ve bu da POLİDİPSİ olarak isimlendirilir. Organizma, enerji kaynağı olarak glükozu kullanamayınca bir taraftan İŞTAH ARTAR diğer taraftan yedek enerji depoları olan yağlar ve proteinler yıkılmaya başlar ve bunun sonucunda iştah artmasına rağmen KİLO KAYBI olur. Bu klasik bulguların dışında diyabet hastalarında ÇABUK YORULMA, GÖRME BULANIKLIĞI, SIK DERİ ENFEKSİYONU, KADINLARDA VAJİNAL MANTAR ENFEKSİYONU gibi bulgular da görülür.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Kaç tip diyabet vardır? Diyabet sıklığı ne kadardır?

Kaç tip diyabet vardır? Diyabet sıklığı ne kadardır?


Nedenlerine göre bir çok diyabet tipi olmakla birlikte diyabet vakalarının çok büyük bir kısmını Tip 1 ve Tip 2 diyabet vakaları oluşturmaktadır.

Tip 1 Diyabet
Daha çok çocuklarda ve genç erişkinlerde görülür. Tip 1 diyabet, pankreasta bulunan ve insülin üreten beta hücrelerinin otoimmün bir süreç (vücudun bağışıklık sisteminin kendi hücrelerini tanıyamaması) sonunda zedelenmesi ile meydana gelmektedir. Mutlak veya görece bir insülin yetersizliği olduğundan hastalar ömür boyu insülin hormonunu dışarıdan (enjeksiyon yoluyla) almak zorundadırlar. Bu nedenle Tip 1 diyabet İnsüline Bağımlı Diyabet (Insulin Dependent Diabetes Mellitus=IDDM) olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak toplumdaki diyabet vakalarının %10’unu Tip 1 Diyabet vakaları oluşturmaktadır. Çocukluk çağında Tip 1 diyabet sıklığı ülkeler (bölgeler) arasında farklılık göstermekte ve her yıl 15 yaş altındaki 100.000 çocuktan 1-42’sinde diyabet gelişmektedir. Tip 1 diyabet genel olarak kuzey ülkelerinde daha sık görülmektedir.

Tip 2 Diyabet
Sıklıkla erişkinlerde ve şişman (obes) kişilerde görülmektedir. Tip 2 diyabetli hastalarda insülin salgılanmasındaki yetersizlikten çok dokulardaki insülin reseptörlerindeki direnç (rezistans) sonucunda glükoz metabolizması bozulmaktadır. Tip 2 diyabetin kuvvetli bir genetik yatkınlık zemininde geliştiği bilinmekle birlikte, genetik mekanizmalar tam olarak aydınlatılamamıştır. Tip 2 diyabetliler hastalıklarının başlangıcında ve sıklıkla çok uzun bir süre insülin ihtiyacı olmaksızın yaşamlarını sürdürebilmektedirler. Bu nedenle Tip 2 diyabet İnsüline Bağımlı Olmayan Diyabet (Non-Insulin-Dependent Diabetes Mellitus= NIDDM) olarak da isimlendirilmektedir. Genel olarak erişkin nüfusta %4-8 oranında Tip 2 diyabet görülmektedir.





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Diyabet-Şeker Hastalığı

Diyabet-Şeker Hastalığı

Diyabet nedir? Nasıl meydana gelir?

Diyabet, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığıdır ve kendisini kan şekerinin sürekli yüksek olması ile gösterir. Diyabet hastalarındaki temel metabolik bozukluk, kan yoluyla taşınan glükozun (şekerin) hücrelerin içine girememesidir.

Normal koşullarda besinlerden elde edilen veya karaciğerdeki depolardan kana salınan glükoz pankreas tarafından salgılanan İNSÜLİN hormonunun yardımıyla hücre içine girer ve orada yakılarak enerjiye dönüşür. Hücrelerin üzerinde değişik maddelerin girmesine izin verilen kapılar vardır. Bu kapılar normalde kilitlidirler ve uygun anahtar varlığında açılırlar. Diyabet, hücrelerin üzerindeki glükoz kapısının açılamaması durumudur. Bu örnekten ilerlersek diyabet, anahtar işlevi gören İNSÜLİN hormonu yetersizliğine ve/veya insülinin etkilediği reseptörlerin (hücre kapısındaki kilidin) bozukluğuna bağlı gelişmektedir.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Horlama Tedavi Edilebilir mi?

Horlama Tedavi Edilebilir mi?


Horlamanın bir çok tipi tedavi edilebilir. Erişkin horlayan kişiler için aşağıda sıralana önerilere uyulmalıdır.
1. İyi bir adale tonu su kazanmak için sportif bir yaşam biçimi seçilmeli.
2. Horlayan kişiler uyku ilaçları, sakinleştirici ve antihistaminik denilen alerji ilaçlarını uykudan önce almamalı.
3. Uykudan 4 saat önce alkol almaktan sakınmalı. 4. Uykudan 3 saat önce ağır yemekten sakınmalı. 5. Aşın yorgunluktan sakınmalı
6. Uykuda yana yatmak tercih edilmeli
7. Yatağınızın başı daha yukarıda olmalı (10 cm.)
8. Evde horlamayan kişilerin sizden önce uykuya geçmeleri için onlara süre tanıyın. Horlama kişi ve ailesi için zararlı hale geldiğinde uzman doktorunuz ile görüşmeniz uygun olacaktır. Bu özellikle uyku sırasında nefes alamama problemi olduğunda (yüksek sesli horlama nefessiz kalma dönemi ile kesilmektedir.) doktorunuza baş vurmanız daha da önem kazanmaktadır. Horama hastasının burun, ağız, boğaz ve boynunun detaylı muayenesi yapılmalıdır. Horlamanın boyutu ve horlayan kişinin sağlığını belirlemek açısından uyku laboratuarı çalışmaları değerlidir.

Tedavi şüphesiz tanıya dayanır. Bu alerji veya enfeksiyon tedavisi gibi basit ya da bademcik, geniz eti veya burun bozukluklarının cerrahi gerektirir biçimdedir. Horlama- nefessiz kalma hareketli dokuların sabitleştirilmesi ve hava yolunun daha genişletilmesini sağlayan horlama ameliyatlarından uvulopalatofarengoplasti ameliyatı (UPPP) adı verilmektedir. Lazer'in kullanıldığı laser-assisted uvulopalatoplasti (LAUP) lokal anestezi ile yapılabilen bir başka ameliyattır.

Yine son zamanlarda geliştirilen Radyo frekans cihazıyla da horlamaya neden olan hava yolu daralmalarını bu bölgelere uygulanan radyo dalgaları sayesinde küçültülmesi lokal anestezi altında yapılabilen bir müdahaledir. Uygun vakalarda ayaktan uygulanabilecek bir yöntemdir. Cerrahinin çok boğaza riskli veya hasta tarafından istenilmediği durumlarında boğaza basınçlı hava veren maske takarak (CPAP) uyuyabilir. Kronik olarak horlayan her çocuk KBB uzmanı tarafından detaylı olarak muayene edilmelidir. Bademcik ve geniz eti ameliyatının gerekli olduğu durumlarda cerrahi müdahale çocuk sağlığına ve gelişimine çok önemli yararlar ağlayacaktır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Horlama Ciddi Bir Sorun mudur?

Horlama Ciddi Bir Sorun mudur?


Sosyal olarak evet! Bu aile yaşamında ciddi bir şekilde tehdit eder. Horlayan kişi alay konusu olur. Ailenin diğer bireyleri için uykusuz gecelerin sorumlusu tutulur. Horlayan kişi tatil ve iş gezilerinde istenilmeyen oda arkadaşı olur. Tıbbi olarak evet! Kişinin kendine verdiği zarar daha büyüktür. Dinlenilmeden geçirilen geceler vardır. Aşın horlayan kişilerde yüksek tansiyon horlamayan kişilere göre daha sık görülür. Horlamanın en ağır formu "tıkayıcı tipte horlama hastalığıdır." "uyku apnesi" olarak bilinen bu hastalıkta şiddetli horlama nefessiz kalınan bir dönemle kesilmektedir. Bu sırada solunum tam durmuştur. 10 saniyenin üzerindeki nefessiz kalma nöbetlerinin bir saat içinde 7'den fazla görülmesi yaşamı ciddi şekilde tehdit eder. Bu duruda doktorunuzun size bir uyku merkezinde inceleme yapılmasını önerecektir. Apneli (nefesin kesilmesi) hastalarda saatte 30-300 defa tıkanmalara rastlanılmaktadır. Böylelikle uykuda kan oksijen düzeyi aşın oranda düşer. Oksijenin düştüğü bu dönemde kalp kanı daha çok pompalamak zorundadır.

Bir süre sonra kalp ritmi bozulurken, yıllar içinde yüksek tansiyon ve kalp büyümesi yerleşir. Tıkayıcı tipte horlama hastalığı olan kişiler uykularının çok az bir kısmında derin uyku fazına geçebilmektedirler. Derin faz gerçek dinlenme için tek yoldur. Dinlenmeden geçirilen gecenin gündüzü uykulu, yorgun ve verimsiz geçecektir. Araba kullanırken ya da iş başında uyuklamalar görülecektir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Horlamanın Nedenleri Nedir?

Horlamanın Nedenleri Nedir?


Ağız ve burun arkasındaki hava yolunda darlık olduğunda ortaya çıkan gürültü biçiminde ki sese horlama denir. Dilen arkası ve yumuşak damak ve küçük dilin olduğu kısmın genizle birleştiği bölge kendiliğinden daralabilen bir bölgedir. Bunlar birbirleri üstüne geldiğinde solunumla birlikte titreşmekte ve horlama ortaya çıkmaktadır. Horlayan biri aşağıdaki problemlerden en az birine sahiptir.

1. Dil ve boğaz kasları gerginliği azalmıştır. Gevşek kaslar sırt üstü yatınca dilin boğaz arkasına doğru kaymasına engel olamaz. Bu olaş alkol ya da ilaç alarak gevşemiş birinin uykusunda kas kontrolünün kaybolması ile ortaya çıkar. Bazı insanlarda uykunun derin fazında gevşemeye bağlı olarak yine horlama görülebilmektedir.

2. Boğazdaki dokuların aşın büyük olması. Büyük bademcik ve geniz eti çocuklarda en sık rastlanan horlama sebebidir. Şişman insanlarda kalın boyun dokusu sebep olarak gösterilir. Kist ve tümörlerde nadir olarak bu yolla horlama yapabilmektedir.

3. yumuşak damak ve küçük dilin aşın sank ve uzun olması boğaza doğru hava yolunu daraltır. Hava yoluna sarktığı için bir valv gibi horlamaya neden olur.

4. burun tıkanıklığı olan kişi havayı almak için genizde aşın vakum yaratır. Bu vakum boğazda kollabe olabilen dokuları hava yoluna doğru çeker. Böylelikle burun açık iken horlamayan kişide horlama görülmeye başlar. Bu durum neden bazı kişilerin sadece alerjik dönemlerde veya grip, sinüzit olduğu zamanlarda horladığını izah etmektedir. Burun deformasyonları bu tip burun tıkanıklığı nedenleri olarak bilinir. Deviasyon burun orta bölmesinin yan taraflara taşması olarak tanımlanır. Burun içi deformasyonları içinde en sık rastlanılandır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Horlama Hastalığı

Horlama Hastalığı


Normal erişkin inanların en az %45'i zaman zaman horlamaktadır. Bu şikayet %25'inde sürekli bir haldedir. Harlama problemi en sık şişman erkeklerde görülür ve yaşla birlikte her geçen gün artar. 300 den fazla firma horlamaya karşı cihaz geliştirmiştir.

Bazı modeller pijama arkasına tenis topu yapıştırmak gibi eski bir modelin modifikasyonlandır (sırt üstü yatarken horlama daha çok artar). Çene ve boyun askıları, boyunluklar ve ağız içine yerleştirilen cihazlar hiçbir yarar sağlamamıştır. Horlama sesi ile çalışıp hastayı uyandıran elektronik cihazlar bulunmuştur. Bütün bunlar hastanın horlamadan uyuma alıştırmaları olarak düşünülmüştür. Ancak maalesef horlama kişinin kontrolünde olmayan bir problem olup tüm bu cihazlar hastayı sadece uyutmamaya yöneliktir.





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sinüslerim İçin Ben Ne Yapabilirim?

Sinüslerim İçin Ben Ne Yapabilirim?

· Allerjiniz varsa bunu kontrol edin. Soğuk algınlığı olduğunuz zaman buharla nemlendirici kullanın. Yatağınızın baş tarafı daha yükseltilmiş bir şekilde uyuyun. Dekonjestanlar kullanılabilir ancak içlerindeki kimyasal maddeler adrenalin gibi etki gösterebileceğinden yüksek tansiyonu olanlarda riskli olabilir. Aynı zamanda bunlar uykusuzluğa neden olan uyarıcıdırlar. Kullanmadan önce doktorunuza baş vurun.

· Burnunuzu tahriş eden kirleticilerden, özellikle sigara dumanından uzak durun.

· Dengeli beslenin, düzenli egzersiz yapın.

· Enfeksiyonu olduğunu bildiğiniz insanlarla ilişkilerinizi sınırlamaya çalışın bu olmuyorsa bir takım önlemler alın (el yıkamak, ortak havlu ve önlük kullanmamak).

· Birçok reçetesiz sinüs ilacı satılmaktadır ancak uygun bir tanı koyulmadan bunları kullanmak doğru değildir. En iyisi sizi muayene eden ve sizin şikayetlerinizi bilen doktorunuzun verdiği ilaçları kullanmaktır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Doktor Sinüslerim İçin Ne Yapacaktır?

Doktor Sinüslerim İçin Ne Yapacaktır?


Doktorunuz size soluk alıp vermeniz, burun akıntınızın rengi ve kokusu ve hangi olayların (günün hangi saatinde veya hangi mevsiminde ) bu bulgulara neden olduğu ile ilgili sorular soracaktır. Baş ağrınızı tarif etmeye hazır olun; Ne zaman ve hangi sıklıkta olduğu, ne kadar sürdüğü, bulantı, kusma, görme bozukluğu, veya burun tıkanıklığı ile ilişkili olup olmadığı.

Kulak Burun Boğaz uzmanı özellikle mukozanın görünüşüne ve salgının niteliğine dikkat ederek kulağınızı, burnunuzu, ağzınızı, dişlerinizi, ve boğazınızı muayene edecektir. Burnunuzdaki hassasiyeti inceleyecektir. Bazı durumlarda sinüslerinizin röntgen fılmi gerekli olabilir. Tedavi doktorunuzun koyduğu teşhis ile bağlantılı olacaktır. Enfeksiyonlar için antibiyotik tedavisi veya cerrahi müdahale bazen de her ikisi birden gerekebilir.

Akut sinüzit çoğunlukla antibiyotik tedavisine yanıt verirken kronik için genellikle cerrahi müdahale gerekmektedir. Son yıllarda uygulanan Fonksiyonel Endoskopik Sinüs Cerrahisi (FESS) bu hastalıkların çözümünde uygulanan basit bir tekniktir. Sonuçlar oldukça başarılıdır. Eğer bulgular allerji, migren veya sinüzite benzeyen bir başka nedenden dolayı ise doktorunuz alternatif bir tedavi planı uygulayacaktır.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Kimler Sinüs Problemiyle Karşılaşırlar?

Kimler Sinüs Problemiyle Karşılaşırlar


Gerçekte herkes sinüs enfeksiyonu geçirebilir ancak bazı gruplar daha hassastırlar.

1. Allerjisi olanlar : Bir allerji atağı soğuk algınlığı gibi mukozanın şişmesine, sinüs kanallarının kapanmasına, mukus akımının engellenmesine ve bakteri enfeksiyonuna neden olur.

2. İyi nefes almayı ve mukus akışını engelleyecek yapısal burun bozuklukları olanlar : Örnek olarak kırık bir burun veya septum deviasyonu (septum burun delikleri arasında burnu sağ ve sol olmak üzere ikiye bölen kıkırdak bir yapıdır. Bunun bir tarafa doğru eğilmesine deviasyon denir.)

3. Sık sık enfeksiyona maruz kalanlar: Okul öğretmenleri ve sağlık personeli hassastır.

4. Sigara içenler: Tütün dumanı, nikotin doğal direnç mekanizmasını bozarlar.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sinüzit Baş Ağrısı Nedir?

Sinüzit Baş Ağrısı Nedir?


Soğuk algınlığı sırasında veya burun örtüsü şiştiği ve burnun aktığı zamanda veya burun sümükle dolu olduğunda yüzde, yanaklarda, alında veya göz çevresinde ortaya çıkan baş ağrısı muhtemelen sinüzit ağrısıdır. Sinüs enfeksiyonu buna neden olur.

Bir başka tür sinüs baş ağrısı ise uçak inmek üzere alçaldığı zaman ortaya çıkar. Bu özellikle soğuk algınlığınız veya aktif allerjiniz varsa belirgin olur (buna "Vakum Baş Ağrısı" denilir). Maalesef sinüs baş ağrısıyla karıştırılabilecek birçok başka neden vardır.

Örnek olarak migren ve diğer damar kaynaklı baş ağrıları veya gerginlik baş ağrısı hem alın ve göz çevresinde ağrı oluşturması hem de burun akıntısına da neden olabilmelerinden dolayı sinüzit ile karıştırabilirler. Ancak bu tip baş ağrıları doktor müdahalesi olmadan kısa sürede gelip geçerler. Doktor müdahalesi olmadan uzun süren ve ancak antibiyotik tedavisiyle düzeltilebilen sinüzitten farklıdırlar. Bununla birlikte arada sırada gelen, bulantı ve kusmaya neden olan baş ağrısı daha ziyade migren baş ağrısıdır. Şiddetli, sık ve uzun süren baş ağrılarının tanısı için mutlaka doktora baş vurulmalıdır.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sinüzit Tehlikeli midir?

Sinüzit Tehlikeli midir?


Sinüzit olgularının büyük çoğunluğu tıbbi tedaviye cevap verir ve tehlikeli değildir. Bununla birlikte sinüs içindeki bir enfeksiyon hem göze hem de beyne çok yakındır.

Enfeksiyonun göze veya beyine yayılması çok nadirdir. Enfeksiyonlu sinüslerden akan mukus akciğerler için sağlıklı değildir. Böylece sinüzit; bronşit, kronik öksürük veya astımı ya azdırır yada bunların ortaya çıkmasına neden olur.





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sinüs Nedir?

Sinüs Nedir?


"-it" eki tıpta enfeksiyon veya enflamasyonu ifade eder. Bu nedenle sinüzit, sinüslerin enfeksiyonu veya enflamasyonudur. Tipik bir akut sinüzit vakası soğuk algınlığı veya allerjik bir atak sonucunda fazla miktarda mukus salgılanması ile ortaya çıkar.

Zarlar o kadar çok şişebilir ki sinüslerin küçük açıklıkları kapanır. Hava ve mukus burun ile sinüsler arasında rahat hareket edemezse mukus sinüsler içinde birikir ve basıncın artmasına neden olur. Hangi sinüsün etkilendiğine bağlı olarak yüzde veya alında üzerine basmakla oluşan, gözler arasında veya gerisinde, yanaklarda ve üst dişlerde ağrıya meydana gelir.

Çıkışı kapalı ve mukus dolu bir sinüs bakterilerin üremesi için çok uygun bir ortamdır. Soğuk algınlığı normalden fazla sürerse ve sümüğün rengi yeşil-sarıya dönerse veya garip bir tat oluşursa muhtemel bakteriyel enfeksiyon gelişmiştir. Akut sinüzit olgularında yüzdeki ve alındaki ağrı çok kötü olabilir. Sinüs çıkışının uzun süre kapandığı durumlarda kronik sinüzit gelişir. Baş ağrısı az görülür ancak akıntı ve kötü koku devam eder. Enflamasyonun çok aşırı olması sonucunda polip adı verilen oluşumlar gelişir. Bazı sinüzit olguları üst dişteki enfeksiyonun sinüse geçmesi sonucunda oluşur.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Burun Gerisine Akıntı Ne Demektir?

BURUN GERİSİNE AKINTI NE DEMEKTİR?


Burun içi; hava kirliliği tarafından, allerjiye neden olan maddeler tarafından, dumanla veya virüsler tarafından rahatsız edildiğinde normalden çok fazla mukus üretir. Bu burun zarlarındaki allerjik maddeyi yıkayıp uzaklaştırmak amacıyla bol miktarda üretilmiş, berrak su gibi bir salgıdır.

Burun arkasına doğru su gibi bir salgı oluşur. Arkaya akıntının en önemli nedeni bu olaydır. Bir başka tipte ise mukus yapışkan ve kıvamlıdır. Bu, hava yollarının çok kuru olduğu ve zarların yeterince sıvı salgılıyamadığı durumlarda görülür. Bakteriler tarafından oluşturulan enfeksiyonlarda da yapışkan ve kıvamlı mukus gözlenir aynı zamanda cerahatten dolayı mukusun rengi sarı veya yeşil olabilir.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sinüsler Ne İşe Yarar?

Sinüsler Ne İşe Yarar?


Sinüsler normal salgı (mukus) oluşturan burun, sisteminin bir parçasıdır. Normal olarak burun ve sinüsler günde yaklaşık olarak yarım litre mukus salgılar.

Üretilen mukus burun örtüsü (mukoza) üzerinde hareket ederek toz parçacıklarını, bakterileri ve diğer havayla taşınan partikülleri süpürür ve yıkarlar. Daha sonra bu mukus geriye boğaza süzülür ve yutulur. İçindeki parçacıklar ve bakteriler mide asidi tarafından parçalanır. Birçok insan bunun farkında değildir çünkü normal bir vücut fonksiyonudur.


hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Herkesin Sinüsü Var mıdır?

HERKESİN SİNÜSÜ VAR MIDIR?


Evet, yeni doğmuş bir bebeğin bile çok küçük olsa dahi sinüsleri vardır. Başlangıçta bezelye büyüklüğünde olan bu boşluklar burnun içinden yüz ve kafatası kemiklerinin içine doğru genişleyen boşluklardır.

Çocukluk ve genç erişkinlik çağında büyümeye ve genişlemeye devam eder. Hava cepleridirler. Burnun iç yüzünü kaplayan zarın aynısı tarafından kaplanmaktadırlar ve bir kurşun kalem başı büyüklüğünde açıklarla burun boşluğuna bağlanırlar.




hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Sinüs - Ağrı - Basınç - Akıntı

Sinüzit

SİNÜS - AĞRl, BASINÇ, AKINTI

Yardım edin sinüslerim beni öldürüyor! Bunu daha önce hiç söylediniz mi?

Eğer cevabınız hayır ise siz çok şanslısınız demektir. Çünkü her yıl milyonlarca lira sinüs problemleri için harcanmaktadır (Burunda dolgunluk, baş ağrısı ve burun akıntısı).



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Migren Hastalarina Tavsiyeler

Hastalara Verilebilecek Öğütler


Migren tanısını mutlaka doktor koymalıdır. Yakınlarınızın söylemesi ile migren hastası olduğunuza inanmayın.
Haftada iki kereden fazla baş ağrısı için ilaç kullanmayın. Ağrı kesicilerin sorunsuz kullanımı ile kimi ilaç böbreğinizi kimisi de karaciğerinizi tedavisi olanaksız şekilde hastalandırabilir.

Içinde " ergotamin " olan ilaçları ayda bir kereden daha çok ( doktor vermiş olsa bile ) kullanmayın.
Her zamankinden farklı baş ağrısı hissederseniz mutlaka bir nöroloji kliniğine başvurun





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Migren Agrilari - Migren Belirtileri

Migren Ağrıları Belirtiler

- Bazen mide bulantısı ve kusma ile karışık yoğun başağrısı.

- Görme alanınız içinde parlak,

Migren ağrı­sı, genellikle sabah erken saatlerde veya gün içinde başın bir yanında yoğun bir ağrı ile baş­lar ve dah asonra diğer yana da yayılabilir. Tek bir yandan ya da tüm başta başlayan ağrı bir­kaç dakika ilâ bir-iki saat arasında ciddi doruk­lara ulaşır ve tedavi edilmezse saatlerce, hatta iki güne kadar sürebilir. Krizlerin geliş sıklığı her günden birkaç ayda bire kadar değişebilir. Bu krizler mide bulantısı ve/veya kusma ile birlikte de gelebilir. Migrenin klinik olarak çe­şitli seyir şekilleri vardır.

Klasik migren ("auralı") basit migren ("aurasız") ve karmaşık migren. Klasik migren tipinde, başağrısından.-öfice uya­rıcı belirtiler vardır. Başağrısı başlamadan saat­ler önce kendinizi enerji dolu, susamış, tatlıya karşı müthiş iştahlı, uykulu, tedirgin veya dep-resif hissedebilirsiniz. Ağrı başlamada^ yaklaşık 20 dakika önce palak ışık, zikzak çizgiler, yavaş yavaş yayılan kör noktalar görmek, baş dön­mesi veya vücudun bir yanında uyuşukluk his­setmek gibi nörolojik belirtiler başgösterir. Ba-şağrısından önce ortaya çıkan belirtilere aura denir. Basit migrenin tipik uyarıcı belirtileri yoktur. Birkaç dakika veya daha uzun bir süre içinde tüm yoğunluğuyla ortaya çıkar. Karma­şık (komplike) migren, başağnsından daha da uzun sürebilecek uzatmalı nörolojik belirtilere bağlıdır. Bunlar yüzde, bir el ya da bir bacakta başgösteren uyuşukluk hissi-, dudaklarda uyu­şukluk, konuşma ve yazma zorlukları gibi be­lirtilerdir. Çok nadir olarak bu belirtiler, belki de beyinde oluşan bir enfarktüsten dolayı, kalıcı olabilir.

Migrenin daha az görülen tipleri arasın­da ailevi hemiplejik migren vücudun bir yanı paralize olur ve hastanın ailesinden mutlaka bir yakının aynı sorunu vardır) başağrısız mig­ren (genlelde yaşlı kişilerde görülür), oftalmop-lejik migren (gözlerin paralize olması ile bariz-leşen migren), status migrenus (72 saatten faz­la süren migren) ve migrenli enfarktüs aura belirtilerinden bir veya daha fazlasının 21 gün­den uzun sürmesi) sayılabilir. Migrenler çocuk­luk, ergenlik ya da genç erişkinlik çağlarında başlayıp, genellikle yaş ilerledikçe sıklık ve yo­ğunluk açısından giderek azalma gösterir. Bu rahatsızlık oldukça yaygın ve basit bir bozuk­luktur. Kadınlarda erkeklere oranla 3 kat daha fazla görülür. Migren ayrıca adet öncesi gerili­minden de kaynaklanabilir. Gebelik sırasında krizlerde bir gerileme eğilimi vardır.






hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık

Migren Nedir?

Migren Nedir?

Migren dünyada bilinen en eski hastalıklardan biridir. Mısır'da Firavunlar döneminden papirus kalıntılarında baş ağrısı tedavi çizimlerine rastlanmıştır. Hastalık için "yarım baş ağrısı" anlamına gelen latince söylemin değişimiyle MIGREN adı yerleşmiştir. Ülkemizde de yaygın olarak halk tarafından bilinmektedir. " Migren herhalde ", " Migrenim tuttu " laflarını her insan duymuştur.

Migren, gelip geçici baş ağrısı ile kendini gösteren bir hastalıktır. Baş ağrısı en uzun bir gün sürer. Çoğunlukla 3 - 5 saat devam eder. Ağrının şiddeti kişiden kişiye değişir. Ayni kişide de her ağrı ayni şiddette değildir. Ağrı şiddetli olduğunda bulantı ve kusma ağrıya katılır. Kusmadan sonra ağrıda bir azalma olması migrene ait bir özelliktir. Ağrı genellikle başın bir yarısında başlar ve her tarafına yayılır. Kusmadan sonra ağrı azalmadan sürüyorsa ve başın tek tarafından başlayan ağrı, her ağrı geldiğinde ısrarla aynı tarafta ve yer değiştirmiyorsa bir hekime danışmak gerekir.

Hekim migrene ait olduğu düşünülen ağrının başka bir nedeni olabileceğini araştıracaktır.

Baş ağrısı sırasında hastalar parlak ışık ve sesten rahatsızlık duyarlar. Loş ve sessiz bir ortamda yatmak isterler. Ağrı geçtiğinde çoğunlukla uyurlar. Bunu da " ağrım uyuyunca geçiyor." diye aktarırlar.

Migren kadınlarda daha çok görülür. Adet öncesi, adet ve adet sonrası dönemlerde yoğunluk gösterdiği bilinmektedir. Yalnız bu dönemlerde ortaya çıkan tipleri de vardır. Her yaşta başlayabilir. Bebeklerde görülen
periyodik kusmaların bile migrenle ilgili olduğu düşünülmektedir. Migren hastası olan kadınların ağrıları menopozdan sonra çok hafifler ya da kaybolur.

Migren ataklarının sıklığı değişkendir. Haftada ikiden çok baş ağrısı söz konusu ise hastanın ağrı gelmesini önleyen tedavi için bir nöroloji doktoruna başvurması önerilir. Migren hastalarının ailelerinde mutlaka migreni olan bir kişi vardır. Hastalar bunu çoğunlukla kabul etmezler illa kendilerindeki ağrıya tıpatıp benzer bir ağrı olmadığını savunurlar. Oysa migren ağrısı kişiden kişiye, şiddeti ve sıklığıyla farklıdır. Migren ailevi geçişli bir hastalıktır.
Bazı yiyecekler ve bazı durumlar baş ağrısını davet edebilirler. Uykusuzluk, açlık, mayalı içkiler, eskitilmiş peynirler, kabuklu deniz mahsulleri, konserve yiyecekler ve kuru yemişler ağrıyı tetikleyebilir. Bazı migren hastaları ağrının geleceğini önceden anlarlar. Çoğunluk hastada bu hafif bir ağrı ve durgunluk hissi olarak kendini gösterir. Bazı hastalarda bu öncü belirtiler, parlak ışık çakmaları, yarım görme, bulanık görme şeklindedir.Ağrı bunları izler. Bunlara " öncü belirtili migren " ( Auralı Migren ) diyoruz. Çok nadir hastada da bir beden yarısında güçsüzlük ya da gözde kapanına ve çift görme ile giden migren tipleri de görülür. Bu tipler de " eşliğinde bozukluk gösteren " (komplike) migren olarak adlandırılır.

Migren iyi huylu bir hastalıktır. Sakatlığa neden olmaz. Ancak iş günü kaybına neden olduğu ve çok kişide görüldüğü için ciddiye alınan bir hastalıktır. Ağrıdan sonra hasta sanki ağrıyı çeken o değilmişçesine sağlıklı ve iyidir. Hastalar ağrıyı hisseder hissetmez alırlarsa ağrı kesici ilaçlarla rahatlarlar. Ağrı çok sık geliyorsa sorumlu migrenden ziyade sık kullanılan ağrı kesici ilaçlardır. Migren hastalarında günlük gerilim baş ağrıları görülmesi de olağandır ve hastalar migren ağrısını diğer baş ağrısından ayırt etmeyi öğrenmelidirler.



hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık