8 Nisan 2008 Salı

Cinsel Sorunlara Ev Odevi

Cinsel sorunlara Ev Ödevi


Aşk ve cinsel yakınlık düşünsel, duygusal ve davranışsal boyutlarıyla iki insan arasında bir etkileşimdir. Yakınlık kurmak insanın kendisini, duygu ve düşüncesini ve hatta bedenini, iç dünyasını bir başkasına açmasıdır. İlişkiler ve cinsellik insana sevilmeye değer birisi olduğu duygusunu yaşatır. Bu kadınlığın ve erkekliğin bir açıdan onaylanmasıdır. Düzenli, paylaşımlı, yakın ilişki içinde olmak çoğu insanın kadın veya erkek istediği bir durumdur.
Doğumdan ölüme kadar bir yaşam dürtüsü olarak süren insan cinsel davranışı tek bir biçime uymaz. İnsanlar cinsel dürtü, güç ve tercih ettikleri cinsel anlatım ve doyum açısından farklıdır. Bireyin toplumdaki ilişkileri, yaşam koşulları, içinde bulunduğu kültür ortamı, kadın veya erkek oluşu, yaşı, yaşamı boyunca cinsel deneyimlerini ne kadar geliştirdiği gibi çeşitli etkenler bu farkları belirler. Tedaviyi üstlenen kişinin bu değişkenleri bilmesi, kendi değer yargılarını karşısındakine yüklememesi açısından önemlidir.

SIKINTI KAYNAĞI
Cinsel yaşamda aksaklıklar birey için haz ve doyum duygusunu kaybetmekten öte bir sıkıntı kaynağıdır. Cinsel sorunlar, insana sevilmeme, beğenilmeme, terk edilme korkusu, yalnızlık, kendine güvensizlik, küçük düşme, mahçup olma, diğerlerine göre eksiklik gibi duygular yaşatır. Çift ilişkilerinde sıcaklık, aşk, cinsellik, yakınlık ve korunma gibi duygusal doyum sağlayan gereksinimler maddi doyum kaynaklarından daha fazla risk altındadır. Eskiye göre cinsel sorunlarda azalma veya artma olmadı, ancak insanlar artık cinselliklerinin önemini daha çok fark etmeye başladı ve çareyi bilimsel yöntemlerde bulmaya çalışıyorlar. Tedavi yöntemlerindeki ilerlemeler hem tedavicilerin hem de yardım arayanların cesaretini arttırmıştır.
Cinsel işlev bozukluğunu bireyin alışılagelmiş cinsel ilgi ve tepkisinin değişmesi ve bu sürenin uzaması olarak düşünürüz. İnsanda tedavi gerektirecek bir cinsel sorun olup olmadığı yargısına varmada, kişinin kendisinde bir cinsel sorunun varlığını algılaması veya eşinin öyle düşünmesi önemlidir.
İki kişi arasında cinsel etkileşim ve sorun alanlarını; cinsel istek, uyarılma, cinsel birleşme, orgazm ve cinsel doyum başlıkları altında toplayabiliriz.

CİNSEL İSTEKSİZLİK
İsteksizliğin cinselliği tamamen etkilemesi nadirdir. Daha sık olarak cinsel istekte azalma olur. İsteksizlik belli bir eşe veya sevişme şekline olur. Sevişmeden kaçınma özellikle diğer eşin arzu ve talepleri olduğunda çoğalır. Kadınlarda daha çok pasif direnme ve iğrenme görülürken, erkeklerde başarısızlık korkusu nedeniyle cinselliğe uzak durma daha çoktur. Klinik başvurularda cinsel isteksizlik kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Genellikle çiftler arasındaki sorunları yansıtır. Bazı kadınların kendiliğinden cinselliğe ilgileri yoktur fakat eşlerinin yaklaşımına fizyolojik bile olsa yanıt verir, uyarılır ve orgazm olurlar. Kadınlarda aşk cinsel isteği artıran bir etkendir.


Kadınlarda olduğu gibi, bütün erkeklerde de bazan cinsel ilgi kaybı olabilir, fakat özellikle bu nedenle erkeğin yardım araması nadirdir. Bunun bir nedeni, cinsel ilginin azalmasının sıklıkla ereksiyon güçlüğü veya başarısızlık korkusuna yol açması ve bu nedenle yardım aramasıdır. Erkekte baştan beri cinsel ilgisizlik olduğunda bir organik neden olup olmadığı dikkatlice araştırılır. Ancak depresyon ve fiziksel hastalıklar önemli olduğu gibi eşle olan genel ilişki bozukluğunun da rolü vardır. Cinsel ilgi düzeyi değerlendirilirken, sadece eşe olan cinsel ilgi değil, aynı zamanda kendiliğinden cinsel fantezi sıklığı, mastürbasyon sıklığı, başka erkek veya kadınların çekici bulunup bulunmadığı dikkate alınır.
Erkekte sertleşme güçlüğü, penisteki ereksiyon süre ve gücünün cinsel ilişki için yeterli olmaması halidir. Çoğu erkekte işlev bozukluğu daha çok cinsel birleşme sırasında ortaya çıkar, mastürbasyon veya ön sevişme sırasında sertleşme zorluğu daha azdır. Sertleşme tepkisi psikolojik etkenlere çok duyarlıdır. Özellikle, endişe, fiziksel hastalıklar, ilaçların yan etkisi ve alkol önemli etkenlerdir. Bazı erkekler sönük bir penisle de boşalırlar. Bunlar zayıf hissedilen orgazmlardır ve doyurucu değildir.



TAMAMLANMAMIŞ EVLİLİK
Kliniğe “cinsel soğukluk” yakınmasıyla başvuran kadınlarda bu soğukluğun “soğuma” veya “ısınamama” olduğu görülmektedir. Hiç uyarılamama nadir bir sorundur. Uzun evlilik yıllarına rağmen henüz cinsel birleşmenin olmaması çiftler için çok önemli bir sorundur. Klinik başvurularda bu sorun birinci sıradadır. Tamamlanmamış evlilik de diyebileceğimiz bu durumda erkekte giriş anında sertleşmenin olmaması veya kaybı kadında kadında ise cinsel birleşmeye yeltenildiğinin her seferinde vajina kaslarının kasılmasıdır. Vajinismus dediğimiz bu durum çifte vajinanın kilitlenmesi, böyle bir girişin olmadığı penisin duvara çarpması, hatta yerini bulamama gibi duygular yaşatır.
Cinsel birleşmenin çok acı vereceği beklentisi tabloya hakimdir. Anatomik olarak vajinismik kadınların genitalleri normaldir. Fakat her giriş hamlesinde vajinal kaslar o kadar çok kasılır ki cinsel ilişki olanaksızlaşır. Her cinsel birleşme girişimi kadında yoğun endişe, sıkıntı, ağlama ve korku uyandırır, kadın paniğe benzer bir tepki verir. Ancak “giriş tehlikesi” durduğunda bir yatışma olur. Kaçınma davranışına geri çekilme tutumu ile eşlik eden erkek, sorunun ertelenmesinde erkili olur. Erkeğin pasif davranışı, sabırlı ve anlayışlı olarak yorumlanır, genelde evlilik sorunu çıkmaz. Ancak kadının yoğun suçluluk ve minnettarlık duyguları dikkat çekicidir. Çiftin aktif olarak tedaviye katılması durumunda düzelme kısa zamanda gerçekleşir. Vajinismusu olan kadınların genelde cinsel uyarılma ve orgazm sorunu yoktur. Evlilik ilişkisi değişebilir fakat çoğu zaman mutlu bir beraberlik tablosu sunularak tek mutsuzluk nedeninin birleşememe olduğu belirtilir. Yine kadının çocuk sahibi olma isteği, kararı öne çıktığında tedaviden yararlanma daha hızlı olur.
Kadınlarda diğer bir sorun da cinsel birleşmenin ağrılı olmasıdır.
Ağrılı cinsel birleşmede ağrı duyulacağı beklentisi uyarılmayı yarıda keser, vajinadaki kuruluk acıya neden olur ve giderek sevişmeden kaçınma alışkanlık haline gelir. Bu sorunda genellikle çiftin ilişkisindeki çatışmalar veya kadının menapozda olmasının rolü vardır.

ORGAZM BOZUKLUKLARI
Orgazm evresinde ortaya çıkan sorunlar, erkekte erken veya geç boşalma veya boşalmanın olmamasıdır. Kadınlarda orgazm ggüçlüklerinden söz edebiliriz. Kadınlarda orgazm sorunları kadının orgazm olma kapasitesi kadar erkeğin deneyimine de bağlıdır. Yine orgazm güçlükleri uyarılamamaya bağlı olabileceği gibi uyarılma iyi olsa da orgazmın ketlenmesine bağlıdır. Orgazmın ketlendiği gruptaki kadınlar, sevişmeyi başlatabilirler, uyarılabilirler, sevişme ve cinsel birleşmeden zevk alabilirler fakat cinsel uyanmanın bir yerinde takılıp kalırlar. Kadın orgazmını tarif etmek kolay değildir, yaşayınca kolay tanınabilecek bir durumdur. Hapşırığa benzetilebilecek bir refleksdir. Orgazm başlıca klitoral uyarılma ile başlar ve vajinal kasılmalara yol açar. Orgazm gereksinimi erkeklerden kadınlardan daha fazladır. Hastalık ve yorgunluk gibi durumlardan da kadınlar erkeklere oranda daha fazla etkilenirler. Kadınlarda cinsel birleşme ile orgazm olamama sık rastlanan bir durum olduğu için tedavi edilmesi gerekli bir durum olarak değerlendirilmez.

CİNSEL DOYUMSUZLUK
Cinselliğin son derece önemli olan bir diğer boyutu da cinsel doyumdur. Bu, kişinin cinsel iletişimden hoşlanması ve mutluluk duymasıdır. Kişinin bir cinsel ilişkiden hoşnutluk derecesi, sadece bir cinsel işlev bozukluğunun olup olmamasına değil, aynı zamanda ilişkinin cinsel ve cinsel olmayan boyutlarına da bağlıdır. Cinsel doyumsuzluk çoğu zaman eşler arasında genel ilişkideki güçlükleri yansıtır. Eşler arasındaki çekimin azalması, sevişmede çeşitlilik ve deneyim eksikliği, isteksiz tekrarlanan cinsel ilişkiler de cinsel doyumu azaltır.

CİNSEL SORUNLARDA ORTAK ETKENLER
Cinsel aksaklıklar değişebilen çeşitli nedenlerin biraraya gelmesinden doğar. Psikolojik nedenlerin başlıcaları şunlardır: cinsel deneyimin sınırlı oluşu, cinsel bilgilenmenin eksikliği veya yanlışlığı, cinsel dürtünün zayıflığı, eşle olan genel ilişkinin zayıflığı, katı yetiştirilme tarzı, yerleşik inanışlar, kalıp yargılar ve başarısızlık endişesidir.

TEDAVİ
Cinsel sorunların tedavisinde ilaç ve hormon tedavilerinin, hipnoz ve destekleyici yöntemlerin etkinliği geçicidir. Cinsel sorunlar her zaman derin çatışmalardan kaynaklanmaz. Bu anlayıştan hareket ederek, son 30 yıldır cinsel soruna odaklaşan kısa “cinsel terapi” daha fazla uygulanmaktadır. Cinsel tedavide genel yaklaşımın temel özellikleri şöyledir: Çiftin cinsel ve cinsel olmayan ilişkilerinde söz ve davranış yolu ile daha iyi bir iletişim kurmalarına yardım edilir. Amaç, çifte işbirliğine girme ve sorunu çözme sorumluluğu vermektir. Cinsel bilgilendirmede cinsel organların anatomisi fizyolojisi ve psikolojik bağlantıları anlatılır. Kolaydan daha zora derecelendirilmiş bir seri “cinsel ev ödevleri” verilir. Tedavinin iyileştirici püf noktası çiftin aktif olarak tedaviye katılması emek vermesidir. Buna fırsat veren tedavici deneyimli, bilgili, kadın ve erkeğin erotik duygularına duyarlı, yargılayıcı olmayan, ensek cinsel tedavi alanında uzman olan kişidir.

TEDAVİ SONUÇLARI
İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinde 20 yıldan beri cinsel tedaviler yapılmaktadır. Bu alanda tedaviciler de düzelen hastalar da çoğalmıştır. Cinsel sorunların değerlendirilmesi ve tedavisi uzmanlık eğitimine yerleşmiş, tıp öğrencilerinin ders programına konmuştur.
En iyi sonuçlar batıda ve kliniğimizde vajinismus ve erken boşalma yakınmalarından alınmaktadır. Zaten en sık başvuruları da bu sorunlar oluşturur. Tedavi süresi işbirliği iyi gittiğinde ortalama 1-3 aydır. İlişkileri iyi olan, aralarında sevgi ve güven bağı olan çiftlerin sorunlarını çözme şansı daha yüksektir.

SIK GÖRÜLEN CİNSEL SORULAR
Çoğu zaman çiftlerin cinsel yaşamları ile ilgili getirdikleri şikayetler bir cinsel işlev bozukluğunu oluşturmaz ama buna rağmen sıkıntıya neden olur. Hemen tüm ruh sağlığı çalışanları hastaların yaşamlarındaki cinsel sorunlarla karşılaşırlar. Bu yakınmalar terapi gerektirebilir veya başka evlilik/çift sorunu olarak çıkar veya bireyin tüm yaşam sorunlarının bir kısmı olabilir.
Ortak yakınmaların odaklaştığı alanlar şunlardır:
a- Cinsel ilişki sıklığı
b- Cinsel ilişkinin şekli
c- Cinselliği başlatma veya geri çevirme
d- Cinsellik hakkında kavgalar
e- Başkalarını çekici bulma ve sevgililik ilişkileri
Bu gibi yakınmalar basit bir şekilde bireyin bireysel veya yakın ilişkideki cinsel kimlik gelişiminde normale ulaşma çabasını aksettireceği gibi çok ciddi bir soruna da ayna
tutabilir.





hastalık-saglik.blogspot.com
--------------------------------------------
hastalıklar, sağlıklı yaşam
hastalık, tıp, sağlık